-

| 0 yorum ]
Sponsorlu Bağlantılar



TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİ 
 (Doç. Dr. M. Murat HATİPOĞLU )
GİRİŞ:
Bu çalışmada siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik alanda bazen karşı karşıya, bazen de yan yana gelen ve fırtınalı bir ortak geçmişi paylaşan Türkiye ile Yunanistan’ın 1923 Lozan Barış Antlaşması’ndan 1954 Kıbrıs krizine kadar olan dönemde birbirleriyle ilişkileri ve ortaya çıkan sorunlar karşısında aldıkları tavır incelenmiştir.
Kitap Doç. Dr. M. Murat HATİPOĞLU tarafından yazılmış ve Siyasal Kitabevi tarafından Haziran 1997’de basılmıştır. Bu eser M. Murat Hatipoğlu’nun Yunanistan’daki Gelişmelerin Işığında Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı (1821-1922) adlı Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü’nün Ankara 1988 basımı kitabın bir devamı niteliğindedir.
Eserin yazarı hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse;
M. Murat Hatipoğlu, 1951’de Ankara’da doğdu. 1975’de Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden “Linguistik”dalında hazırladığı tez ile Yüksek Lisans Derecesi alarak mezun oldu. 1975-76’da Berlin-Freie univesität’de “Semantik” çalışmalarında bulundu. 1933 yılından beri Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde görev yapan Hatipoğlu 1985’de Doç. Dr. Tuncer BAYKARA’nın yanında 1911922 Yılları arasında Yunanistan’daki Değişmeler ve Türk Milli Mücadelesi Üzerine Etkileri konulu tez’le İnkılap Tarihi Yüksek Lisans Derecesi aldı. 1986’da burslu olarak gittiği Yunanistan’da (Atina, Hanya-Girit) arşiv, kütüphane ve müzelerde araştırmalarını sürdürdü. 1988’de Yunanistan’daki Gelişmelerin Işığında Türk-Yunan İlişkilerinin 101 Yılı (1821-1922) konulu kitabı yayınlandı. Doktora çalışmasını 1993’de Prof. Dr. Abdurrahman Çaycı’nın yanında tamamladı ve 1996’da Doçent oldu.
Yakın Tarihte Türkiye ve Yunanistan 1923-1954 adlı eserde, Önsöz, Kısaltmalar ve Giriş’den sonra konu beş bölümde incelenmiştir.
Önsöz’de yazar eserini, okuyucuya kısa bir bilgi vermek amacıyla tanıtmıştır. Türk-Yunan ilişkilerine damgasını vuran Etabli ve Patriklik sorunları, İkinci dünya savaşı, on iki ada, Fener Patrikhanesi ve Kıbrıs sorunu kitapta yer alan en önemli konular olduğu için önsöz de okuyucuya gösterilmiştir. Hatipoğlu’nun bu çalışması 1993’de hazırladığı doktora tezinin daha genişletilmiş son halidir. Adı geçen tez’de 1923-1938 Yılları arasındaki Türk-Yunan ilişkileri incelenmiş olmasına rağmen, aradan geçen zaman yazarın daha geniş ölçüde araştırma fırsatı ve yeni arşiv belgelerine rastlama olanağı vermiştir. Bu sebeple bu eserde 1938’kadar değil de 1954 Kıbrıs sorununa kadar olan dönem incelenmiştir. Ayrıca önsözde yazarın, kendisini cesaretlendire ve çalışmalarına katkıda bulunanlara teşekkürlerini sunduğu bir bölüm de yer almaktadır.
Giriş kısmında Türk-Yunan ilişkilerinin 1923-54 dönemine girmeden önce, geriye dönük bir gönderme yapılmış, böylece taraflar arasındaki sorunların özetle de olsa nelere ve nerelere dayandığı okuyucuya gösterilmiştir.
Eserin birinci bölümünde; Lausanne Barış Antlaşmasını takip eden ilk beş (1923-1928) yılda Türkiye ve Yunanistan’ın ayrı ayrı sorunları ve birbiriyle olan ilişkileri araştırılmıştır. İkinci bölüm; 1928-1934 yıllarını kapsarken iki ülkenin yakınlaşmasına yol açan gelişmeler ve Balkanlar’da işbirliği için atılan ortak adımlar değerlendirilmiştir. Üçüncü bölüm; 1934-1938 Yılları arasında Statüko taraftarı devletler ile Revizyonistler arasında oluşan bloklaşma karşısında iki ülkenin tutumu ve birbirleriyle olan ilişkilerini kapsamaktadır. Dördüncü bölüm İkinci Dünya Savaşı’nın sebepleri ve savaşın çıkışı, savaş karşısında Türkiye ve Yunanistan’ın tutumu ve savaş ertesinde, dünya, Balkanlar ve Türk- Yunan ilişkileri incelenmiştir. Beşinci ve son bölümde ise 1950-1954 yılları arasında Türk-Yunan ilişkilerinde yumuşama ve işbirliğinin sona ermesi ve yaşanan yoğun ilişkiler araştırılmıştır.
Eserde okuyucunun yanılgıya düşmemesi için kitapta yer alan kısaltmalar ayrı bir bölümde verilmiştir. Ayrıca yazar bölüm aralarında değerlendirmeler yaparak okuyucuların öğrendiklerini toparlaması sağlanmıştır. Kitabın sonunda iki adet ek sunulmuştur. Ek I’de; 1921-1928 yılları arasında Türk muhacir ve mültecilerinin erkek ve kadın olarak sayısal dağılımları ve 1921-1928 yılları arasında Türk muhacir ve mültecilerin yerleştirildikleri bölgeler (erkek kadın dağılımına göre) iki ayrı tablo halinde verilmiştir. Ek II’de ise; Türkiye’den muhacir ve mülteci olarak ayrılan Rumlar’ın terk ettikleri bölgelere göre sayıları ve yerleştirildikleri bölgelere göre Rumların erkek-kadın dağılımı tablo halinde gösterilmiştir.
Eserin kaynakça bölümünde yazarın faydalandığı kaynaklar özelliklerine göre; Arşiv belgeleri, yayınlanmış belgeler, resmi yayınlar, inceleme eserleri (kitaplar,makaleler) ve süreli yayınlar olarak tasnif edilmiştir.
KİTAP ÖZETİ

Yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı Devleti’nin yönetiminde varlığını sürdüren Yunanistan 19. yüzyılda, bir taraftan 1789 Fransız İhtilalinin kaçınılmaz etkileri, bir taraftan da zamanın büyük güçleri İngiltere, Fransa ve Rusya’nın çabalarıyla 3 Şubat 1830 da ilk defa devlet olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Yunanlılar bu devletlerini kendilerine amaç edindikleri “ Megali İdea”’nın gerçekleşmesi için bir başlangıç saymışlar ve böylelikle kuruluş sınırlarının dışında olup da Rumca konuşan toplulukları üzerinde yaşadıkları topraklarla birlikte, kendi sınırları içine katarak beş denizli ve iki kıtalı büyük bir Yunanistan kurma gayretiyle hareket etmişlerdir. 1830 yılından 1922 yılına kadar süren bu hareketlerinde şark meselesinin de_ki Türklerin kademeli olarak Avrupa’dan, Balkanlardan ve nihayet Anadolu’dan sökülüp atılması ve bu toprakların Avrupalılar arasında pay edilmesi meselesine taraf olan büyük devletlerin ve özellikle İngiltere’nin desteğini sağlamıştır. 1919 Mayısın da giriştikleri Anadolu Seferi kısa zamanda Anadolu Macerası’na dönüşmüş, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruzla ister istemez bu macera durdurulmuş ve Anadolu Seferi Küçük Asya Felaketi ile sonuçlanmıştır.
Bütün bu gelişmelere karşılık Türk Milleti, içindeki yaşama azmi, bağımsızlık ve hürriyet tutkusu ile ve en önemlisi M. Kemal Paşa gibi, karizmatik bir şahsiyetin önderliğinde Yunanlıları, geniş anlamda da şark meselesinin asırlık senaristlerini önce cephelerde sonra da Lozan Barış Antlaşması’nda, elde ettiği siyasi başarılarla milletler arası boyutlarda bağımsızlık ve eğemezliğinin tescilini sağlamıştır.

I. BÖLÜM
Lozan Barış Antlaşmasını takip eden ilk beş yılda Türkiye ve Yunanistan’ın ele alındığı bu bölümde ilk önce iki ülkenin iç ve dış sorunları incelenmiştir.
Türkiye : Yaklaşık olarak ikiyüz yıl süren yenileşme ve ayakta durabilme çabalarına rağmen çeşitli sosyal, siyasi ve ekonomik sebepler yüzünden 20. Yüzyılın şartlarına uyum sağlayamayan Osmanlı Devleti’nin kalıntılarını kökten değiştirip, çağın gereklerine uygun yeni bir Türkiye kurmak ve bu ülkeyi çağdaş medeniyet seviyesine çıkarmak için Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra yönetim biçiminden başlayarak her alanda yapılan inkılaplarla ülkeyi yeniden şekillendirmek gerekiyordu. Bu doğrultuda Cumhuriyetin İlanı, Saltanatın ve Hilafetin Kaldırılması gibi, siyasi alanda bir dizi inkılaplar yapılırken, sosyal alanda da Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılmıştır. Böylelikle laikleşme süreci başlamış ve batı uygarlığına yöneliş gerçekleşmiştir.
Türkiye içeride bu sorunlarla uğraşırken dış politikasında da barışçı, yapıcı ve dengeci bir yol izlemiş ayrıca tarafsızlığa da özen göstermiştir. Toprak bütünlüğü gibi hassas konulara sahip çıkmış, yayılmacı ve maceracı politikalardan kendini uzak tutmuştur. Dış politikada ki ilk ve en önemli başarı Lozan Antlaşması’ dır. Bunu takip eden dönem de Türk dış politikası için pürüzsüz bir dönem olmamıştır. Lozan da halledilemeyen sorunlar Türkiye’yi uzun süre meşgul etmiştir. Bu sorunlardan başlıcalar; Musul, Oniki Ada, Hatay ve Boğazlar Sorunu’ dur.
Yunanistan 1919- 1922 yollarında giriştiği Anadolu Seferinden ağır bir yenilgiyle çıkan Yunanistan, Eleftherios Venizelos’un da iktidardan uzaklaşmasını takiben batılı devletlerin de yardımı kesmesi ile “Venizelosculuk-Konstantincilik” veya “Cumhuriyetçilik-Kralcılık” gibi sürtüşmelerin içine düşmesine sebep olmuştur.
Yunanistan’ın Anadolu da uğradığı ağır bozgunun sonuçları, 1922 Eylülünden itibaren hissedilmiş ve ülke sosyal, siyasi ve askeri bir kaos içine girmişti. Anadolu bozgunundan sonra Yunan siyasi hayatının uzun ve bilinmeyen bir süre için Megali İdea ideolojilerine dayanan dönemi kapanmış oluyordu. Yine bu bozgunun ülkede yarattığı siyasi bunalımlar içinde Kral Konstantin’in tahtı bırakıp kaçması, sorumluların tespiti ve cezalandırılması ve 1909 Gudi Darbesi gibi olaylar yaşanmış ve 1924 de Venizelos’un tekrar Başbakanlığı kabul etmesi ile siyasi ortam bir süre durgunlaşmıştır.
Ülkesinin başına gecen Venizelos Yunan iç politikasının karakteristik çekişmelerinden uzak durmayı bilecek, dikkatini öncelikle dış politika alanına sevk edecektir; ama bu sefer sadece tek bir büyük devlete dayanmaksızın ve bölge dengelerini kollayarak gerekli adımlar atacaktır. Burada Dünyanın genel durumunu göz ardı etmediğini belirtmekte fayda vardır. Çünkü Venizelos, gerek iç gerekse dış siyaset konularında 1910’lı yıllardan beri tecrübe sahibi olan artık ülkesinin çıkarlarının hangi boyutlarda korunabileceğinin bilincinde olan bir politikacıdır.
Yunanistan’ın dış sorunları arasında ilk olarak Ağustos 1923 de ortaya çıkan Yunan-İtalyan Sorunu, 1925 Ekiminde ortaya çıkan Yunanistan-Bulgaristan krizi, Yugoslavya ile “Selanik Limanı Serbest Bölge Sorunu” otaya çıkmıştır.

0 yorum

Yorum Gönder