-

| 0 yorum ]
Sponsorlu Bağlantılar

Image


ABDÜLHAK HÂMİD (1851 - 1937)

5 Şubat 1851'de İstanbul'da doğmuştur.

86 yıllık uzun bir ömür sürmüş, 1937'de vefat etmiştir.Bu uzun ömrü, onu tecrübe ve kültür bakımından zenginleştirmiş; Abdülâziz,I.Meşrutiyet,II. Abdülhamid,II. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet dönemlerini yaşayıp hepsinde eserler vermiş tek şairimiz olma özelliğini ona kazandırmıştır.

İlimle uğraşan ve zengin bir ailesi vardı.Babası Hayrullah Efendi 16 ciltlik büyük bir tarihin yazıcısı olmakla birlikte Hikâye-i İbrahim Paşa be İbrahim-i Gülşenî isimli basılmamış eseriyle Türkçe'de ilklerden sayılabilecek tiyatro oyununu yazmıştır.


"Abdülhak Hâmid, Acemce'yi öğrenmesi lazım geldiği zaman babası İran'a atanır, Fransızca'yı Pariste, İngilizce'yi Londra'da ilerletir..."
(Tanpınar, 1998)

Hâmid, o dönemin ünlü isimleri olan Evliya Hoca, Bahaeddin Efendi, Hoca Tahsin Efendi'den özel dersler aldı.

"Özellikle Hoca Tahsin Efendi, ona felsefe dünyasının kapılarını açtı." (Enginün,İnci.Abdülhak Hâmit'in Hatıraları,Dergah Yay.,İst.,1994,s.25.)

Yurt dışında ve dünyanın türlü yerlerinde geçirmiş olduğu yaşamı eserlerine de yansır.

"Belde" ve "Sahra", ilk Paris hayatının, "Finten" ve "Zeynep" Londra'da baş kâtipliği yaptığı dönemin, "Bunlar O'dur" ise Hindistan'da geçen günlerinin etkisini taşır.

Üslup ve biçimde örnekleri reddetmiş, düşünce ve duygu bakımından özellikle Namık Kemal'e bağlı kalmıştır. Türk Edebiyatı'nda etkisi altında kaldığı belli başlı sanatçılar Fuzulî, Şeyh Galip ve Namık Kemal'dir. Batı Edebiyatından ise Shakespeare, Corneille, Hugo, Racine, Goethe ve Dante'nin etkisi altındadır...
R.Mahmut Ekrem'in daha çok teoride kalan tasarı ve düşünceleri Hâmid'de uygulama alanı bulmuştur.

"Vatan,hürriyet" konularına gönülden bağlı olmakla birlikte mücadele yolu yerine zevk,zerafet ve salon yaşamını seçer. Dolayısıyla kavgacı ve toplumcu bir sanattan çok, tekçi ve özcü bir sanata eğilim gösterir.

Hâmid, edebiyatımızın "düşünen adamı"dır.Düşünürken yapan, yaparken düşünen bir mizaca sahiptir.Birçoğu dağınık ve düzensiz görünen eserlerinin temel esprisi budur.

Fizik ötesi ve felsefik endişeleri nazım ve nesir türündeki eserlerinde çokça işler.İlk eseri Garam'dan itibaren şairin eserlerinde felsefî endişelerin izleri açıkça görülebilir.22 yaşında kaleme aldığı Garam manzumesinde kendi şiir haritasının da hatlarını çizer.

"Garam, kompozisyon itibariyle Hâmid'in birçok eserlerinin prototipini teşkil eder.Bu kompozisyon, bir vaka üzerine işlenmiş romantik duygular ve felsefî fikirler olarak formüle edilebilir." (Kaplan,Türk Edebiyatı Üzerine Araştırmalar I,302-303.)

Piyeslerinde ise sosyal konulara ağırlık verir.

Felsefe, Hâmid'de kırık dökük fikirler manzumesidir.Disiplinden ve tutarlılıktan uzaktır.Kompozisyon eksikliği vardır.Kendisini zorlamadan, eseri üstünde titizlenmeden, geriye dönüp bakmadan,müsveddeler üzerinde çalışmadan geldiği ve duyduğu gibi yazan bu şairin eserlerinde sanatsal titizlik aramak pek zordur.Düşünce,onda eylemin uyandırdığı cılız bir ışıktır.Şair,bu ışıktan beyinleri yakan bir ateş çıkaramaz.Sorduğu sorularda tutarlılık,ver(eme)diği cevaplarda tutarsızlık vardır.Bu şair-filozofun disiplinsiz fakat samimi soruları çoğu zaman cevapsız kalır.Onun şiirinin en önemli özelliklerinden biri de budur.

Şiirlerinde Divân şiirinin ilk Tanzimatçıların döneminde süren saltanatını yıkma amacı güdmektedir. "Sahra"dan başlayarak denediği biçimsel değişimleri edebiyatımızda izler bırakmış, Namık Kemal bile Vaveylâ ve Hilâl-i Osmani şiirlerinde bu değişikliklerden faydalanmıştır.Namık Kemal ve Ekrem tarafından teşvik ve takdir edilmesi cesaretli adımlar atmasının temel sebebidir.

Gazel,murabba ve mesnevî gibi kurallı nazım şekillerini yıkarak, şiirlerine kuralsız nazım şekillerini getirmiştir.

Mazmunları silmeye çalışarak Batılı tarzda yeni mecazlar üretmiş ve kullanmıştır. Geniş ve hür mecazlarıyla Servet-i Fünun'a ve yeni şiire öncülük etmiştir.

Eserlerinde sosyal,felsefik ve estetik her temayı işlemiştir."Garam,Finten,Makber,Bunlar O'dur" eserlerinde felsefik temalar ağırlıklı olarak görülmektedir.

Estetik alanda özellikle kadın ve doğa üzerinde durmuştur.Tanzimat şiirini toplumcu ve gayeci olmanın yanısıra tekçi olma yolunda etkilemiştir.Bu özelliği ile "geçiş dönemi şairi" olmuştur. Eserlerinde "kadın", incelik,zerafet kaynağı ve hayranlık konusudur.

Tiyatro eserlerini sahnelemek amacıyla yazmamıştır. Bu durumu şöyle ifade eder: "Tiyatro oyunu tarzında yazılmış hikâyedir."

Tiyatro eserlerini hareketten çok fikir üstüne kurmuştur.

ŞİİRLERİ: Sahra,Makber,Ölü,Bir Sefilenin Hasbihali,Belde,Bunlar O'dur,Hacle,Bâlâdan Bir Ses,Vâlidem,Yadigâr-ı Harb,İlham-ı Vatan,Tayflar Geçidi,Garam,Yabancı Dostlar.

TİYATRO ESERLERİ: Sabr ü Sebat,İçli Kız,Finten,Duhter-i Hindû,Liberte,Tarık,İbn-i Mûsa,Tezer,Abdüllahüssagir,Nazife,Sardanopal,Eşber,Macera-yı Aşk,Nesteren,Zeynep,İlhan,Turan,Hâkan.


KAYNAKLAR:

BANARLI,Nihad Sami.Resimli Türk Edebiyatı Tarihi cilt II,Yedigün yay.,1948.

BEZİRCİ,Asım.Abdülhak Hâmit,Altın Kitaplar Basımevi,İst.,1991.

KABAKLI,Ahmet.Türk Edebiyatı cilt III,Türk Edebiyatı Vakfı Yay.,İst.,1997.

KOLCU,Ali İhsan.Tanzimat Edebiyatı I - Şiir,Salkımsöğüt Yay.,Ankara,2004.

TANPINAR,Ahmet Hamdi.Edebiyat Üzerine Makaleler,Dergah Yay.,1998.

Kaynak:
N.T (sevgiadasi.com)

0 yorum

Yorum Gönder