-

| 0 yorum ]
Sponsorlu Bağlantılar

Don Kişot, kendisi gibi kadidi çıkmış atı Rosinante'ye binmiş, şövalyelik serüvenlerine doğru yola koyuluyor. Uzaktan, eşeğinin sırtında onu izleyen Sanşo Panza geliyor. Daumier'nin tablosu Berlin Müzesi. XVII. yy.da yaşayan küçük bir İspanyol kişizadesi, çok fazla şövalye kitabı okuduğu için aslında bir handa hizmetçi olan soylu sevgilisi Dulcinea'nm onuruna, «gezgin şövalye» olmayı kafasına koymuştur.
Bunun üzerine, sakin hayatını bırakır, yaşlı, sıska atı Rosinante'ye atladığı gibi, dullarla yetimlerin, kendilerini savunması için yolunu gözlediklerine inandığı bir kişi olarak, dağ-tepe yola koyulur. Seyisi olan ve bir eşekle ardından gelen Sanşo Panza da sağduyusu ve ihtiyatlılığı, efendisinin romanlardan edinilme çılgınlığına tam ters düşen bir köylüdür. Her ikisi de bir sürü gülünç serüvene atılır; bunların en ünlülerinden biri «mahzun yüzlü şövalye»nin hain devler sandığı yel değirmenlerine saldırışıdır; Don Kişot'un gene çok tanınmış serüvenleri arasında, Mambrino'nun ünlü zırh başlığım bulma öyküsü, Camacho'nun evlenmesi ve Baratia Adası'nda olup bitenler de sayılabilir.

Başlangıçta çocuklar için tasarlanmış olmamasına rağmen, Cervantes'in bu romanı, yayımlanır yayımlanmaz gençler arasında pek rağbet gördü.

Bu, barok bir hikâye, traji-komik bir destandır ve özgün güldürü etkenleriyle doludur. Ama aynı zamanda da, okuyucuyu düşünmeğe yönelten bir eserdir; çünkü her birimizin ruhunun derinliklerinde, çılgınlık derecesinde cömert, büyük davalar uğruna her an alevlenmeğe hazır, bir Don Kişot ve daha çok, bu dünya gerçeklerini gören, özellikle günlük rahatına düşkün bir Sanşo Panza yaşamaktadır.

CERVANTES

Don Kişot'un yazarı Miguel de Cervantes Saavedra (1547-1616), yoksul bir hekimin oğluydu ve serüvenlerle dolu bir yaşamı oldu. Önce askerliğe heveslendi ve basit bir er olarak İtalya ile Akdeniz ülkelerini dolaştı. Yunanistan'da Lepanto Savaşı'nda (1571) yaralanınca, bir elini kullanamaz oldu (bu yüzden ona: Lepanto'lu çolak da derler). 1575'te Türklere esir düştü ve Cezayir'e köle olarak satıldı.

Beş yıl sonra azat edilen Cervantes, Madrid'e döndü, kalemiyle yaşamağa çalıştıysa da başaramadı ve memurluk yapmak zorunda kaldı; yasa dışı işler yapmaktan suçlanarak 1589 ile 1605 arasında birkaç defa hapse girdi. Nihayet, krallığın etkili kişilerinin himayesini sağladıktan sonra kendini tek tutkusu olan edebiyata adayabildi.

ESERLERİ

Galatea, Uyarıcı Hikâyeler, Parnassos'a Yolculuk, Cezayir'de Hayat.

0 yorum

Yorum Gönder