Düzeltme, düzenleme, düzen verme…anlamlarına gelen tanzim etme var olanın gereksinimlere göre yeniden düzenlenmesidir.Kökten değişim ise yüzeyde değil derinlemesine yapılan değişimdir.Örneğin eski bir konağı restore edip ihtiyaca uygun şekilde eklentiler yapmak tanzim etmek, konağı yıkıp yerine yepyeni bir bina yapmak kökten bir değişimdir.
-
Kahraman, iş hayatının önemli bir ihtiyacı olan para sayma makinesini ülkemize getirtmek ve ilgili kişilere güzel bir tanıtım, sunum ve reklam yapmak suretiyle büyük miktarda para kazanmaya başlıyor. Yani anlatılmak istenen; girişimcilik ruhu taşıyan insanların, toplumun ihtiyacı olan ürün ve hizmetleri topluma kazandırmak için o ürün ve hizmetleri en güzel bir şekilde tanıtması, sunması ve reklamını yapması sonucunda çok kazanç elde edeceğidir.
Genellikle olumlu etkiliyor. Televizyon ve radyoda yapılan reklamlar sayesinde her türlü ürün tanıtılmakta, bilgisayar ve internet sayesinde muhasebe ile ilgili işler rahatlıkla yapılmakta, alış veriş iletişimleri gerçekleştirilmekte, cep telefonları sayesinde istediğimiz kişilere anında ulaşabilmekte, 3G teknolojisi sayesinde uzaktaki tanıdıklarımızla yüz yüze görüşebilmekteyiz. Yani teknik ve teknolojik imkânlar sayesinde hem zaman hem maddi tasarruf yapılmakta ve iş kalitemizi artırarak iletişimimiz kolaylaşmaktadır. Ancak her şeyde olduğu gibi bu hususta da olumsuz bazı yönler tartışma konusu olabilmektedir.
Yaşadığımız toplumda her an insanlarla iletişim içindeyiz. Konuşurken, yazarken, bakarken, kısaca her zaman bir iletişimle, bir sunumla karşı karşıyayız.
Lokantayı seçerken bile garsonların servisine dikkat ederiz. Garsonun dış görünüşü, işteki ustalığı, müşteriye karşı tavrı o lokantayı seçmemizde birinci derecede etkilidir. Yemekler çok güzel ve kaliteli olabilir; ancak onu sunan gerektiği gibi ve estetik bir şekilde sunmuyorsa; kendisi bal, yüzü sirke satıyorsa, yemekler ne kadar kaliteli olsa da bir daha orayı tercih etmeyebiliriz.
Ayrıca; toplum içinde yaşadığımız için edindiğimiz bilgileri başkalarıyla paylaşma ihtiyacı duyarız. Bilgiyi paylaşma şekli de insanın özelliklerine (bilgi düzeyi, konuşma biçimi, yaşam biçimi, eğilimleri, ihtiyaçları, zevkleri vb) göre farklılıklar gösterir. Bilgiyi sunma şekli o bilginin değeri artırabildiği gibi azaltabilir de. Örneğin; herkesin ev içi eşya düzeni birbirinden farklıdır. Kim eşyalarını kullanışlı, estetik ve düzenli yerleştirirse onun evi daha güzel ve rahat gelir bizlere. Burada da eşyalar aynı, fakat sunu şekli farklıdır. Bilginin aktarımı, sunumu da aynı öneme sahiptir.
Bilgi; doğru kullanıldığında, dil kurallarına dikkat edilerek aktarıldığında, dinleyeni veya izleyeni sıkmayacak, usandırmayacak, rencide etmeyecek bir üslupla sunulduğunda, delil ve kaynaklarla güçlendirildiğinde değer kazanacaktır. Bilgiyi kuru, alelade, düz bir anlatımla değil de göze ve kulağa hitap eden materyallerle destekleyerek sunduğumuzda değeri daha da yükselir.
Öğretmenler de derslerde CD, VCD, tepegöz, sinevizyon, slayt, internet, bilgisayar gibi teknolojilerden yararlanarak dersi daha iyi sunmak için gayret ederler ve öğrencilerin dersi daha iyi anlamalarını sağlarlar.
Bir topluluğun önünde konuşma yapmak, insanlara hitap etmek, görüşlerimizi ya da çalışmalarımızı dinleyenlere etkili biçimde aktarabilmek gerek eğitim hayatımız boyunca gerek gelecekte iş yaşamımızda bizim için büyük önem taşıyor ya da taşıyacaktır. Yapacağımız sunum ne kadar etkili olursa, düşüncelerimizi aktarmada bazen de dinleyicileri ikna etmede o kadar başarılı oluruz.
Sonuç olarak hayatımızın her köşesinde karşılaştığımız sunum konusunu bilmek ve en etkili biçimde kullanmamız gerekir.
Buna göre sunum; bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalardır.
- Her edebî metnin, içinde oluştuğu tarihî bir dönem vardır ve edebî metinlerin hepsinde bu tarihî dönemlerin izlerini görmek mümkündür. Edebî metinlerin temasını tarihî dönemler etkiler, bu eserleri doğru yorumlayabilmek için o dönemin tarihî olaylarını iyi bilmek gerekir.
- Bazı edebî metinler, oluştuğu dönemin izlerini taşırken, bazıları da konusunu tamamen tarihî gerçeklerden alabilir. Bu tür metinler, tarihe ışık tutabilir, tarih bilimine kaynaklık edebilir. Göktürk Kitabeleri'ni bu duruma örnek olarak gösterebiliriz.
- Edebî eserler ve yazarları dönemleri ile birlikte inceleyen edebiyat tarihi, tarih biliminin metodundan yararlanır.
- Her edebî metnin - özellikle olay ve durum metinlerinin - önemli unsurlarından biri de yerdir. Olaylar, bir mekânda ortaya çıkar ve o mekânın izlerini taşır. Böylece, coğrafya edebiyat üzerinde etkili olur.
- Bazı edebî metinlerin yazılış amacı, belli bir coğrafi bölgeyi tanıtmaktır. Gezi yazıları, egzotik romanlar bu türden eserlerdir; bunlar her iki bilim için de önemli kaynaklardır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi, hem edebiyat hem tarih hem de coğrafya bakımından önemli bir eserdir.
- Coğrafya kitaplarında, coğrafî bilgiler veren dergilerde, ansiklopedilerde, edebiyatın anlatım biçimlerinden biri olan "açıklayıcı betimleme" kullanılır. Bu yönüyle coğrafya bilimi, edebiyattan yararlanmış olur.
- Edebiyatın konusu insandır ve insan toplum içinde yaşayan bir varlıktır. Edebî metinler, insanı, insanın diğer insanlarla ilişkilerini işler. Sosyoloji ise toplum bilimidir. Bu yönüyle her iki bilimin konusu ortaktır.
- Bazı edebî metinler, sosyoloji bilimine kaynaklık edebilir, çünkü edebî metinlerde insan ilişkileri açısından bol malzeme vardır. Ancak, edebî metinler oluşturulurken gerçeklerin değiştirilip dönüştürüldüğü unutulmamalıdır.
- Bazı edebî akımlar ve edebî dönemlerin bazı temsilcileri, topluma yön vermeyi, sosyal fayda sağlamayı amaçlar. Böylece edebiyat toplumu etkiler ve sosyolojinin inceleme alanına girer. Örneğin; Recaizâde Mahmut Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı romanı, Batılılaşmayı yanlış anlayan züppe tipini, Halit Ziya'nın "Maî ve Siyah" adlı romanı da Servet-i Fünun sanatçılarını anlatır.
- Edebî metinler yazarlar tarafından oluşturulur (Anonim olanlar hariç). Bu eserler, bire bir yazarların yaşantılarını, duygularını yansıtmasalar da onlardan izler taşır. Yani, edebî metinlerde yazarın psikolojisinden izler vardır; derinlemesine ve bilimsel yapılan bir incelemeyle, eserler bizi yazarların ruh dünyasına götürebilir.
- Edebî eserler, insanı her yönüyle aydınlatır. İnsanın ruh dünyasına ağırlık veren psikolojik eserler (romanlar, duygu ağırlıklı şiirler...) insanların ruh çözümlemelerini yapar; bu çözümlemeler, çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızda, "Bin bir çeşit insanın, bin bir çeşit hâli vardır." diyerek olayları, durumları yorumlamamızda bize yardımcı olabilir. Mehmet Raufun "Eylül", Peyami Safa'nın "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu" adlı romanları buna güzel birer örnektir.
- Bu tür eserler, psikoloji bilimi için de önemli malzemelerdir. Ancak, edebî eserlerin, gerçeğin değiştirilip dönüştürülmesiyle oluşturulduğu unutulmamalıdır. Bire bir gerçeği yansıtmasa da anlatılan olayların ve kişilerin benzerlerini günlük hayatımızda görmemiz mümkündür.
- Madde ve yaşamayı çeşitli yönleriyle inceleyen bir düşünce sistemi olan felsefe, zaman zaman araç olarak edebî metinleri kullanmıştır.
- Bazı edebî metinlerin arka planında bazı düşünceler yatar. Toplumları etkileyen bu düşünceler, felsefî metin yalınlığıyla değil, değiştirilip dönüştürülerek anlatılır. Sayfalarca süren bir edebî metnin arkasında bir cümlelik, bir iki kelimelik bir düşünce olabilir. Edebî metin, bu yönüyle felsefî metinlerden ayrılır. Örneğin Albert Camus'nun romanlarında (Bulantı, Düşüş vs.) egzistansiyalizm (varoluşçuluk) felsefesinin işlendiği görülebilir.
- Bilim ve teknik insan hayatını etkileyen, değiştiren, insan hayatına yön veren yenilikleri, gelişmeleri içerir. Değişen insan yaşamı, değişiklikleriyle edebi eserlerde yer alır. Bir toplumun bilim-teknikteki seviyesini, yazılan edebî metinlere bakarak tahmin edebiliriz.
- Bilim ve teknikteki gelişmeler, edebiyatın gelişmesini de etkilemiştir. Örneğin, matbaanın bulunması, herkesin edebî eserlere ulaşımını kolaylaştırmış, gazetenin çıkarılmasına zemin hazırlamış; bu da gazete çevresinde oluşan edebî metinlerin oluşumunu sağlamıştır. 20. yüzyılda "fütürizm" (gelecekçilik) akımına mensup sanatçılar edebiyatı tamamıyla teknolojik gelişmelerin bir anlatım aracı olarak görmüşlerdir.
Edebiyat-tarih ilişkisini kavrama
1. Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini açıklar.
2. Edebî dönemlerin, eserlerin ve sanatçıların tarih içindeki yeri ve değerini fark eder.
3. Edebiyat tarihinin hangi konuları incelediğini açıklar.
4. Edebî eserlerde yapı ve temaların tarih içinde geliştiğini keşfeder.
Edebî eserlerin yazıldıkları dönemi yansıtan tarihî belge olduklarını kavrar.
Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasındaki ölçütleri kavrama
1. Farklı uygarlıkların ve tarihî dönemlerin Türk edebiyatı üzerindeki etkilerini karşılaştırır.
2. Toplumsal ve kültürel olaylarla edebî eserler arasındaki ilişkiyi açıklar.
3. Yaşama tarzı ile edebiyat ve sanat arasındaki ilişkiyi araştırır.
4. Destan dönemi, dinî dönem ve modern dönemin farklılıklarını sezer.
5. Her tarihî dönemi belirleyen hakim zihniyetin özelliklerini açıklar.
Edebî dönemlerin zihniyetle ilişkisini kavrar.
6. Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasının sebeplerini açıklar
1. İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi /1859
2. İlk yerli roman : Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fitna
3. Batılı tekniği uygun ilk roman : Halit Ziya Uşaklıgil /Aşk-ı Memnu
4. İlk çeviri roman : Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak / 1859
5. İlk köy romanı : Nabizade Nazım / Karabibik
6. İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül
7. İlk gerçekçi (realist) roman : Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası
8. İlk tasvir ve tahlil ağırlıklı roman: Namık Kemal / İntibah
9. Yurdumuzda ilk gazete: Zimirini ((1824)
10. İlk resmi Türkçe gazete : Takvim–i Vaka
11. İlk yarı gazete : Ceride-i Havadis
12. İlk tarihi roman : Namık Kemal / Cezmi - A. Mithat / Yeniçeri
13. İlk özel gazete : Şinasi ile Agah Efendi / Tercüman-ı Ahval
14. İlk pastoral şiir : A.Hamit Tarhan / Sahra
15. İlk şiir çevirisini yapan, ilk makaleyi yazan ve noktalama işaretlerine ilk kez kullanan
ilk Türk gazeteci : Şinasi
16. Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan : A.Hamit Tarhan / Eşber veya Sardanapal
17. İlk bibliyografya : Keşfü’z Zünun / Katip Çelebi
18. ilk biyografi: Hoca Dehhani – Selçuklular Şartnamesi
19. İlk hatıra (anı) kitabı : Babürşah / Babürname
20. İlk hamse yazarı : Ali Şir Nevai
21. İlk tezkire : Ali Şir Nevai / Mecalisün Nefais
22. İlk antolojisi :Ziya Paşa / Harabat
23. İlk atasözleri kitabı : Şinasi /Durub-i Emsal-ı Osmaniye
24. İlk hikaye kitabı : A.Mithat Efendi / Letaif-i Rivayet
25. İlk fıkra yazarı : Ahmet Rasim
26. İlk Türkçe yazılan ilk kitap : Kutadgu Bilig
27. İlk siyasetname : Kutadgu Bilig
28. Cumhuriyet dönemi ilk mensur şiir örneklerini veren : Halit Ziya Uşaklıgil
29. ilk mensur şiir örneklerini veren : Recaizade Mahmut Ekrem
30. Şiirde ilk defa Türk kelimesini kullanan : Mehmet Emin Yurdakul
31. Türkçe'nin ilk gramer kitabını yazan: Baskakov
32. İlk makale : Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
33. İlk edebi bildiriyi yayımlayan topluluk : Fecr-i Ati
34. Cumhuriyet sonrası ilk bildiri yayınlayan topluluk: Yedi Meşaleciler
35. Mesnevi tarzında yazılmış ilk eser : Kutadgu Bilig
36. İlk seyahatname : Seydi Ali Reis / Mir'atül Memalik
37. İlk Edebiyat tarihçimiz: Abdulhalim Memduh Efendi
38. Batı anlayışındaki ilk edebiyat tarihçimiz : Fuat KöPage Rankingülü
39. Sahnelenen ilk tiyatro : Namık Kemal / Vatan yahut Silistre
40. Kafiyeyi şiire serperek klasik nazım şekillerinden farklı ilk örnekleri veren: Tevfik Fikret
41. Şiirde noktalama işaretlerini ilk kullanan: Tevfik Fikret
42. Türkçe'nin ilk dil bilgisi kitabı : Süleyman Paşa / Sarf-ı Türki
43. İlk natüralist eserimizin yazarı : Nabizade Nazım / Zehra
44. Divan Edebiyatında mahallileşme akımının temsilcisi: Nedim
45. Şarkı nazım türünü ilk kullanan: Nedim
46. İlk tarih ve coğrafya ansiklopedisi : Kamus'ul Alam
47. İlk sözlüğümüz : Kaşgarlı Mahmut / Divan-ı Lügat-it Türk
48. Matbaada basılan ilk kitabımız: Vankulu Lügatı
49. İlk Türkçe sözlük : Şemsettin Sami - Kamus-ı Türki
50. İlk özdeyiş örneklerini veren : Ali Bey / Lehçet’ül Hakayık
51. İlk didaktik şiir örneğimiz ve aruzla yazılan ilk eserimiz : Kutadgu Bilig
52. Türk adının geçtiği ilk Türkçe metin : Orhun Abideleri
53. Edebiyatımızda objektif eleştirinin nasıl olacağını ilk açıklayan : R. Mahmut Ekrem
54. Edebiyatımızdaki milli dönemin açılmasına öncülük eden : Mehmet Emin Yurdakul
55. Konuşma diliyle yazılmış ilk hikayenin yazarı : Ömer Seyfettin
56. İlk deneme yazarı: Nurullah Ataç
57. Edebiyatımızda ilk kafiyesiz şiirini yazan : A. Hamit Tarhan / Validem
58. İlk köy şiiri : Muallim Naci / Köylü Kızların Şarkısı
59. İlk alfabemiz : Göktürk Alfabesi
60. Tekke şiirinin babası : Ahmet Yesevi
61. İlk Türk destanı : Alp Er Tunga Destanı
62. Bizde batılı anlamda ilk eleştiriyi yazan : Namık Kemal
63. Bizde epik tiyatro türünün kurucusu : Haldun Taner
64. İlk kadın romancımız : Fatma Aliye
65. Süslü nesrin ilk temsilcisi : Sinan Paşa
66. Dünyanın bilinen ilk destanı : Sümerlerin Gılgamış Destanı
67. Dünyanın en büyük ve ilk Müslüman Türk Destanı : Kırgızların Manas Destanı
68. Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan : Şinasi
69. Kurtuluş savaşımızı doğrudan işleyen roman : Halide Edip Adıvar / Ateşten Gömlek
70. İlk uyarlama tiyatro eserinin yazarı : Ahmet Vefik Paşa
71. İlk divan şairi : Hoca Dehhani
72. Hikayede gerçek anlamda ilk kez Anadolu'yu işleyen : Refik Halit Karay
73. En başarılı psikolojik roman yazarımız : Peyami Safa / 9.Hariciye Koğuşu
74. İlk çocuk şiirlerini yazan : Tevfik Fikret / Şermin
75. Dilde sadeleşmeyi savunan ilk yayın organı : Genç Kalemler
76. Hayat hikayesini İngilizce yazan ilk yazarımız: Halide Edip Adıvar
77. İlk çocuk yayınımız: Eftal ve Mümeyyiz
78. İlk Çocuk Romanı: Mahmut Yeşari / Bağrı Yanık Ömer
79. İlk Çocuk Şiir Kitabı : İbrahm Alaattin Gövsa / Çocuk Şiirleri
80. İlk Çocuk Tiyatromuz: M. Kemal Küçük / Çocuklara Tiyatro Dersi – Gülmeyen Çocuk
81. İlk edebiyat dergimiz: Hazine-i Evrak
82. İç monolog tarzında yazılmış ilk roman: Adalet Ağaoğlu / Bir Düğün Gecesi
83. Post-modern tarzında eser veren ilk yazarımız: Tutunamayanlar / Oğuz Atay
84. İlk yerli çizgi roman Türk Kahramanı: Köroğlu (1953)
85. Ülkemizde ilk çocuk çizgi roman türü : Kara Maske (1943)
86. En uzun ömürlü edebiyat dergisi : Varlık Dergisi (1933)
87. İlk edebi tartışma: Namık Kemal ile Ziya Paşa arasında
88. İlk divan sahibi sanatçımız: Yunus Emre
89. İlk mizah gazetemiz: Namık Kemal / Diyojen
90. Serbest vezni kullanan ilk kullanan şair: Nazım Hikmet Ran (1929)
91. Cumhuriyet dönemi heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri : Yusuf Ziya Ortaç / Binnaz
92. Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri : A. Hamit Tarhan / Nesteren
93. Lügat sözlük hakkında yazılan ilk lügat: D. Mehmet Doğan / Bir Lügat Bulamadım
94. İlk edebi topluluk: Servet-i Fünun
95. Türk Edebiyatı'nda yayınlanmış ilk öykü kitabı: Emin Nihat Tarlan / Müsameratname
96. Türk Edebiyatı'nda batıdan yapılan ilk fabl çevirisi: Şinasi
97. Türk Edebiyatı'nda yazıya geçirilen ilk masallar: Billur Köşk Masalları
98. Türk masallarını ilk defa derleyen: İ. Kunoş adlı Macar bilim adamı
99. Türk masallarını ilk defa yayınlayan yabancı ülke: 16. Lui dönemi Fransa
100. Aşık Veysel’i Türk halkına ilk tanıtan: Ahmet Kutsi Tecer
101. Batılı anlamdaki Türk resmine figür kullanan ilk ressam: Osman Hamdi Bey
102. Cumhuriyet tarihinin ilk ressamı: Refik Epikman
103. Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti: Nilüfer Verdi
104. İlk Türk filmi: Fuat Uzkınay / 'Ayastefonos'daki Rus Abidesinin Yıkılışı' (1914).
105. İlk sesli Türk filmi: Muhsin Ertuğrul / İstanbul Sokaklarında
106. Yasaklanan ilk film: Metin Erksan / Aşık Veysel’in hayatı
107. İlk uluslararası ödül: Metin Erksan / Susuz Yaz
108. İlk renkli Türk filmi: Muhsin Ertuğrul / Halıcı Kız
109. İlk renkli belgesel film: Ali İpar – İlhan G. Arakon / Bir Şehrin Doğuşu
110. Köy hayatını anlatan ilk Türk filmi: Lütfi Akad / Beyaz Geceler
111. İlk sinema gösteriminin yapıldığı yer: Yıldız Sarayı (1896)
112. İlk kadın seslendirme yönetmeni: Sacide Keskin
113. Seslendirme işlemi Türkiye’de yapılan ilk film: Muhsin Ertuğrul / Bir Millet Uyanıyor
114. Basılan ilk küçük hikaye kitabı: S. Sezai / Küçük Şeyler
115. Bilinen ilk Türk yazar: Yollug Tigin
116. Türkiye'de bilinen ilk resim sergisi: İstanbul Atmeydanı'nda (Hipodrom) açıldı.
117. Türkiye’de çekilen ilk belgesel: Ayastefonos'taki Rus Abidesi'nin yıkılışıdır.(1914)
118. Türkiye’de afiş sanatının öncüsü: İhap Hulusi Görkey (1929)
119. İlk Anket Düzenleyen Dergi: Mektep ( Karabet Efendi)
120. İlk dergi : Vakayi-i Tıbbiye
121. İlk Edebiyat Tarihi : Abdülhalim Memduh / Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye
122. İlk spor dergisi: Sait çelebi / Spor Alemi (1919 – 1921)
123. Fotoğrafçılık konusunda ilk kitap : Yüzbaşı Hüsnü Efendi / Risale-i Fotoğrafya
124. İlk Fotoğrafçılık dergisi: Saffet Sürel –Şinasi Barutçu / Profesyonel ve Amatör Foto Dergisi
125. İlk fotoğraf sergisi: 1942 yılında Gazi Öğretmen okulunda açıldı
126. İlk fotoğraf yarışması : 1933 Ankara Halkevleri tarafından yapıldı
127. Yurdumuzda ilk fotoğrafhane: 1845 yılında M.Yana tarafından açıldı.
128. İlk Güzel Sanatlar Akademisi: Sanayi-i Nefise Mektebi
129. İlk haber ajansı : Anadolu Ajansı
130. İlk özel haber ajansı : Türk Haberler Ajansı (THA) / Kadri Kayabal
131. İlk Heykel : Osman Gazi büstüdür (1914)
132. İlk heykeltıraş : İhsan Aksoy
133. İlk Kabare Tiyatrosu: Haldun Taner /Devekuşu Kabare Tiyatrosu (1962)
134. İlk Marş: Mahmudiye Marşı (1289)
135. İlk Milli Marş: İstiklal Marşı (1921)
136. İlk Opera yapıtımız: Ahmet Adnan Saygun / Özsoy (1928)
137. İlk Sansür : Ali Kararnamesi
138. İlk Kadın sinema oyuncumuz: Bedia Muvahhit – Neyyire Neyir
139. İlk Kadın tiyatro sanatçımız: Afife Jale
Kitabınızda verilen haritaların basım kalitesi çok yüksek değil sevgili öğrenciler ,haritaların alt kısımlarındaki lejant bölümleri yeteri kadar sağlıklı okunmamakla beraber sorulara cevap vermeye çalışalım.
1-Trabzon il ve İlçeleri için 2 numaralı harita uygundur.
2-Trabzon ilinin akarsu havzaları için 4 numaralı harita uygundur.
3-Ulaşım yolları ve çeşitleri için 6 numaralı harita uygundur.
4-Bitki örtüsü ve çeşitliliği 3 numaralı harita uygundur.
5-2-5-ve 6 numaralı haritalarda zaman içerisinde değişmeler olabilir.
6-4 ve 5 numaralı haritalardan faydalanarak hazırlanabilir.
Sayfa - 20 – Etkinlik – Ortadaki haritayı seçer. Çünkü bu haritada ölçek vardır. Yön oku ve renklerin ne anlama geldiğini gösteren açıklama bölümü (lejant) bulunur. Diğer haritalarda bu üç unsur bir arada yer almamıştır.
Sayfa 20 etkinlik 2 de b ve d için ölçek b :1/2 d:1/4 c ve d için ölçek küsürlü çıkar...
Sayfa -22 - etkinlik çalışması
İFADELER
Bir Türkiye fiziki harita için ölçek aşağıdaki gibi ise
Bir Türkiye fiziki haritasının ölçeği değiştikçe
1/25.000
1/100.000
Ayrıntıyı gösterme gücü
Fazladır
Azdır
değişir
Hata payı
Az
Fazla
değişir
Gerçek alan
Aynı
Aynı
değişmez
Ölçeğin paydası
küçük
büyük
değişir
Yükselti değerleri
Aynı
Aynı
değişmez
Enlem ve boylam dereceleri
Aynı
Aynı
değişmez
Kağıt üzerinde kapladığı alan
Fazla
Azdır
değişir
10.Sınıf SAYFA 15 ÖLÇME DEĞERLENDİRME CEVAPLARI TOPOĞRAFYA VE KAYAÇLAR ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME (SAYFA 15)
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.
1. Tor topoğrafyası ...... granit...bloklarından oluşur.
2. Tortul kayaçlar .....sıcaklık... ve ...basınç...etkisi ile metamorfik kayaçlara dönüşür.
3. Mağma ...soğuma... ve ...katılaşma... sonucu püskürük kayaçlara dönüşür.
4. Sıcaklık ve basınç altında formasyona uğrayarak oluşan kayaçlara ....başkalaşım kayaçları...adı verilir.
5. Pamukkale travertenleri oluşum bakımından ....kimyasal tortul...kayaçlar grubuna girer.Aşağıdaki ifadelerin doğru veya yanlışlığını belirtiniz.1. Kalkerli arazide peri bacaları oluşur (Y)2. Kireç taşlarının çözülmesi ile karstik mağaralar oluşmuştur. (D)3. Kömürün metamorfizmaya uğraması sonucu elmas oluşur. (D)4. Kolay aşınan ve parçalanan kayaçlar alçak ve belirgin olmayan yer şekilleri meydana getirir.(D)
10.SINIF SAYFA 22 VOLKANİZMA VE DEPREMLER ETKİNLİK ÇALIŞMASI CEVAPLARI
Osmanlı devletinin sadece Balkanlar’da 15787 adet mimari yapı inşa ettiğini ortaya koymuştur. Sadece Bulgaristan’daki mimari eserlerin sayısı 3399 adettir; bu sayı, 2356 adet cami-mescit, 142 medrese, 273 mektep, 174 tekke-zaviye, 42 imaret, 116 han, 113 hamam-ılıca-kaplıca, 27 türbe, 24 köprü, 16 kervansaray, 74 çeşme, saat kuleleri, hastaneler, bedestenler, kütüphaneler ve çeşitli sanat eserlerinden meydana gelmiştir.
Günümüzde bu eserlerin büyük bir kısmı yok olmuştur; orijinal halini koruyan eser sayısı ise çok azdır.Vardar Nehri üzerinde, Fatih Sultan Mehmed Han tarafından yaptırılan Taş Köprü (Fatih Köprüsü) ve Samokov’da bir Türk çeşmesiBu mimari yapılardan Romanya Babadağ’daki Sarı Saltuk Türbesi; Arnavutluk Kruya’da Sarı Saltuk Türbesi; Bosna-Hersek Blagay’da Sarı Saltuk Türbesi; Bulgaristan Obroçişte-Balçık’ta Akyazılı Tekkesi ve İmareti; Köstendil’de Koca İsnak Paşa Köprüsü, Uludere Harmanlı Köprüsü; Budapeşte’de Gül Baba Türbesi; Kosova Priştine’de Sultan Murat Hüdavendigar Türbesi; Üsküp’te Sultan Murat Camii, Kurşunlu Han; Filibe’de Sultan Murat Hüdavendigar Camii, Karagöz Paşa Medresesi, Hünkar Hamamı, Şahabeddin Paşa Hamamı; Saraybosna’da Gazi Hüsrev Bey Camii; Sofya’da Mahmut Paşa Camii ve Kervansarayı, Şumnu’da Şerif Halil Paşa Camii, saat kulesi; Yunanistan Kavala’da Mehmet Ali Paşa Medresesi, yeniden inşa edilen Mostar Köprüsü; Manastır-Bitola, Pirlepe’de saat kuleleri; Peç’te Kazım Paşa Camii gibi çeşitli örnekler günümüze kadar ulaşmıştır Ancak ne var ki, bu yapıların bazıları bakımsız ve ihmal edilmiş durumdadırlar Özellikle Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Macaristan gibi ülkelerdeki eserler, Eski Yugoslavya’da bulunanlara göre çok daha kötü durumdadır Türk kültür mirasının bir parçası olan bu önemli eserler, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar İhmal ve bakımsızlığın yanı sıra yıkılmayan bazı önemli tarihi binaların farklı amaçlarla kullanılması, bilinçsiz bir şekilde tadilat çalışmalarında bulunulması, eserlerin ideolojik olarak tahrip edilmesi bu mimari yapıların tükenmesine yol açmaktadır
Macaristan’da Osmanlı’dan kalan en büyük mimari eser olan Gazi Kasım Paşa Camii şu anda kilise olarak kullanılıyor C*****n kubbesi, Hunyadi Yanoş heykeliyle yüz yüze Peç’in en kalabalık meydanına bakıyor
Macaristan’ın her yerinde Osmanlı’nın izlerine rastlamak mümkün İşte, Kanuni döneminde kuşatılmasına rağmen, kışın bastırması sebebiyle alınamayan, 1596 yılında III Mehmed tarafından fethedilen Eğri Kalesi’nden bir görünüm III Mehmed, bu zaferden dolayı, Osmanlı tarihinde “Eğri Fatihi” olarak anılır.
Osmanlı devletinin kuruluş dönemlerinden itibaren izlediği hoşgörü politikası ile aldıgı topraklardaki halka tanıdıgı din ve vicdan hürriyetinden dolayı bu söz söylenmiştir
İstabul’un kuşatmasında Osmanlı gemilerinin Haliç’ten indirilmesinin İstanbul’un fethine katkısı neler olabilir?
Karadan kusatma devam etse basarısızlıklada sonuçlanabilirdi.Ama haliçten indirilen gemiler ise bizansların molarini büyük bir ölçüde bozdu ve fethin gidişatı degişti
Yerel saat problemleri…
SORU-1- B noktası O º boylamı yani başlangıç meridyeni üstü, D noktası 75 º Doğu boylamındadır. Aralarındaki zaman farkı ne kadardır?
Çözüm: 75 º x 4’ = 300’ = 5 saattir.
SORU-2-B noktasında ( O º) yerel saat 12: 40 iken A(30 º Batı) ve C ( 45 º Doğu) noktalarında yerel saat kaçtır?
A- 30 º - 0 º = 30 º meridyen farkı, 30 º x 4’ = 120’ = 2 saat zaman farkı, Batıda yerel saat geridir. 12.40 -2.00 = 10. 40 yerel saat A noktasında 10.40
B- 45 º- 0 º = 45 º boylam farkı, 45 º x 4’ = 180 ‘ = 3 sat zaman farkı, doğuda yerel saat ileri olduğundan, 12. 40+ 3.00= 15.40 Yerel saat C noktasında 15.40 tır.
SORU-3- C Noktasında( 45 º doğu boylamında) yerel saat 17.40 iken, D noktası ( 75 º doğu) ve E ( 75 º doğu) noktalarında yerel sat kaçtır.
A- 75 º - 45 º = 30 º boylam farkı, 30 º x 4’ = 120’ = 2 saat zaman farkı, doğuda yerel saat sürekli ileridir. 17.40 + 2.00 = 19.40 tır.
B- D ve E noktaları aynı boylam üzerindedir. Aynı boylam üzerindeki tüm noktaların yerel saatleri aynıdır.( 19.40)
Bir alttaki etkinlik çalışmasını atlas yardımıyla verilen yerlerin boylam derecelerine göre ve doğuda batıda olmasına göre yapabilirsiniz…
Böyle bir olay dünya için tam bir felaket olur.Mevcut kaynaklar yaşam alanları yetersiz kalır. Dünyanın doğal yapısı çok daha fazla bozulur.Şu anki aşırı nüfusun bize yaşattığı yan etkiler çok daha ağır şekilde etkilerin gösterir.
Endonezya’nın gelişmemiş yapısı içerisinde doğum oranlarının fazla olması ve mevcut ülke imkanlarının bu nüfus artışını kaldıramamasına yol açtığından nüfus azaltıcı politika uygular.
Fransa ise gelişmiş yapısıyla şu an için nüfusunun isteklerini rahatlıkla karşılayabilecek bir ekonomik yapıya sahiptir.Ancak gelişimin devam ettirmek için yapması gereken yatırımları destekleyecek bir nüfus yapısı yoktur.Genç nüfus azdır yaşlı nüfus fazladır buda ileriki dönemlerde Fransa için sıkıntıları beraberinde getireceğinden kontrollü bir şekilde nüfusunu arttırmak ister.
Amazon Havzası, Senegal’den Gine körfezine kadar olan saha
Kongo Havzası, Güneydoğu Asya adaları
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 800x600. |
Muson Ormanları
Güneydoğu ve Doğu Asya’da Hindistan, Japonya, Tayland, Vietnam,Endonezya, Doğu Çin, Kore, Avustralya’nın kuzeybatısı, Filipinler, Güneydoğu Afrika
MUSON ORMANLARI VE PİRİNÇ TARLALARI
Batı Rüzgarları sebebiyle Ilıman Kuşak karalarının batısında görülür (Batı ve K.Batı Avrupa, Amerika’nın batısı). Yurdumuzda ise Karadeniz kıyılarında etkilidir
Tayga Ormanları
Deniz etkisinden uzak kara içlerinde ve ılıman kuşak karalarının doğu kıyılarında (soğuk su akıntısından dolayı) görülür. Orta ve doğu Avrupa Asya’nın kuzeyi(Sibirya) Kanada ve ABD nin kuzeyinde görülür.
Maki
Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler (Libya, Mısır ve Lübnan hariç. Buralarda görülmeme sebebi yer şekillerinin engebesiz olmasıdır.), Avustralya’nın güneybatısı, G. Afrika Cumhuriyetinde Kap bölgesi, Şili’nin orta kesimleri Kuzey Amerika’da Kaliforniya çevresinde etkilidir.
En geniş anlamıyla 30-40 derece enlemleri arasında kıtaların özellikle batı kıyıları
Savan
Güney ve Orta Afrika, Sudan,Güney Amerika‘da Brezilya’daVenezüella, Kolombiya, Peru ve Bolivya’da etkilidir. Ekvatoral iklim ile çöl iklimi arasında
(10-20° kuzey ve güney enlemleri arasında görülür)
Bozkır(Step)
Sıcak ve ılıman kuşak kara içlerinde görülür.
Yurdumuzda İç Anadolu Bölgesinde ve Ergene Bölümünde görülen karasal iklim buna örnektir.
Aşağıdaki resim küçültülmüştür. Buraya tıklayarak büyütebilirsiniz. Resmin orijinal boyutları 800x600. |
Çayır
Batı Rüzgarları sebebiyle Ilıman Kuşak karalarının batısında görülür (Batı ve K.Batı Avrupa, Amerika’nın batısı).
Alpin çayırlar dağların yüksek kesimlerinde görülür
Tundra
Sibirya, İskandinavya Yarımadasının kuzeyinde, Kanada’nın kuzeyinde,
Grönland adasının kıyı kesimleri.Yaklaşık olarak 70-80 enlemleri çevresinde görülür.Güney yarımküredeki etki alanı KYK dekine oranla çok azdır bunun nedeni GYK de okyanusların geniş alan kaplamasıdır.
Çöl Bitkileri
Kızılkum (Özbekistan), Karakum (Türkmenistan), Gobi (Moğolistan), Taklamakan (Çin) , Arizona (A.B.D) çölleri,Kuzey AfrikaArap yarımadası
Avustralya’nın iç kesimleri
Şekildeki iklim grafiklerini inceleyerek hangi iklim bölgesine ait oldukları ve bitki örtülerini yazınız.
1.GRAFİK:
Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz ikliminin grafiğidir. Bitki örtüsü makiler olup yükseklerde ormanlar görülür.
2.GRAFİK:
Yazları yağışlı, kışları kurak olan ancak yıl boyu sıcak olan tropikal iklimin grafiğidir. Buralarda savan bitkileri yer alır. Ayrıca akarsu boylarında Galeri ormanları görülür.
3.GRAFİK:
Yazları sıcak kurak kışları soğuk karlı yağışa sahip karasal iklim ( Step) grafiğidir. Bu iklimde azami yağışlar ilkbahar aylarında görülmektedir. Bu iklimin bitki örtüsü bozkırlardır. (step)
4.GRAFİK:
Bu grafik yıl boyu sıcak ve yağışlı olan ekvatoral iklimin grafiği olup, bu iklimin bitki örtüsü ekvatoral ormanlardır.